Vitrin

Hakikat bir Güneştir O da kendini gizledi

Hz. Peygamberin Eğitime verdiği Önem 17 Temmuz 2010

1. Öğretmen Olarak Gönderilmesi

“Öğretmen”, eğitim-öğretim süreçlerinin en önemli unsurudur. Bu anlamda Kur’an-ı Kerim Peygamberimizi insanlığın rehberi ve eğiticisi olarak takdim etmiştir: Esasen, Hz. Peygamber’in tebliğ görevinin bütünüyle bir eğitim işi olduğunu söylemek yerinde olur. Zira, o insanlığa Allah’ın öğütlerini öğretmekle vazifelendirilmiştir: “Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndedik…” (Sebe, 34/28) ayetine göre müjdelenecek ve uyarılacak hususlar Hz. Peygamber’in öğretimine konu olan hususlardır. “…Peygamberlerin üzerine açık, seçik tebliğden başka bir şey var mı?” (Nahl, 16/35)  “…Sana düşen yalnız tebliğ etmektir…” (şura, 42/48) gibi ayetlerde ise, Hz. Peygamber’in bir peygamber olarak görev tanımına işaret edilmiştir. “Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur…” (Âl-i ‹mran,3/164) ayetiyle de sevgili Peygamberimiz gibi bir öğretmenin öğrenenler açısından önemi vurgulanmıştır. 

Peygamberimiz Hz. Muhammed, ilme, eğitim ve öğretime çok önem vermiştir. Onun öğretisinde bilgi önemli bir değerdir. Bilgi sahibi olunmadan herhangi bir şey hakkında şkir yürütmenin sakıncalı bir davranış olduğunu ifade eden ayetler (Bakara, 2/78; En’am,6/11-148; Yunus,10/36; Hucurat,49/12; Zariyat, 51/10; Necm, 53/23), “Daha evvel kendilerine kitap verilmeyen kimseler arasından, onlara ayetlerini okuyan, onları arıtan, Kitabı ve hikmeti onlara öğreten bir peygamber gönderen O’dur…” (Cuma, 62/2).

Önce Düşünelim

Hz. Peygamber’in “Ben bir öğretici olarak gönderildim” (ibn Hanbel,III,328) hadisinin anlamı konusunda düşününüz. bu konunun hassasiyetini ortaya koymaktadır. Onun zamanında insanların bilmeyeve öğrenmeye ilgi ve merakları artmıştır. Hz. Peygamber, kişiyi ya öğreten ya da öğrenen konumunda olmaya teşvik etmiş, bunları n dışında kalmanın özenilecek bir durum olmadığını belirtmiştir. Hz. Peygamber’in Hicretin ardından Medine’de gerçekleştirdiği en önemli icraat eğitim-öğretim işlerinin de yürütüldüğü bir yer olan Mescid’i inşa etmek olmuştur. Burası bütün gün eğitim veren bir kuruma dönüşmüştür. Hz. Peygamber öğretimi yürütürken birtakım ilkelere dayanmış ve çeşitli öğretme yöntemleri kullanmıştır ki bunlar bir sonraki konuda açıklanmıştır.

2. Okuma-Yazmaya Verdiği Önem

Peygamber Efendimiz, eğitim ve öğretim etkinlikleri içerisinde “okuma-yazma” etkinliklerini, ihmal edilmemesi gereken çok önemli bir husus olarak görmüştür. Okuma yazma bilenlerin oldukça sınırlı olduğu böyle bir ortamda, öğretilenlerin yazılarak koruma altına alınması elbette önemliydi. islâm öncesi Arabistan’ında yazı çok az kullanılmaktaydı. O devrin büyük yerleşim yerlerinden olan Mekke’de bile on beş yirmi kişiden başka okuma yazma bilenin olmadığı rivayetleri vardır. Hz. Peygamber’in Medine’de neden ilk iş olarak eğitim-öğretim için bir mescit inşa etmiştir? durumun bu kadar kötü olmadığı yolunda da rivayetler vardır. Hatta o sırada okuma yazma bilen kadınlardan söz edilmekte, örnek olarak da Hz. Ömer’in yakın akrabaları ndan olan şifa’nın Hz. Ömer’in kızı Hafsa’ya okuma yazma öğrettiği söylenmektedir (ibn Hanbel, VI, 372). Bilindiği gibi, Peygamberimizin eşlerinden olan Hafsa, sonraları diğer kadınların eğitimiyle de ilgilenmiştir. Hz. Hafsa günümüze kadar gelen pek çok hadisi nakletmiştir. Hz. Peygamber Mekke’de, sahabi Erkam’ın evini bir eğitim-öğretim merkezi olarak kullanmıştır. Orada ayetler okunmuş, yazılmış, islâm’la ilgili bilgiler öğretilmiş/öğrenilmiş ve bu bilgiler hayata geçirilmiştir. Hz. Peygamber bu konuda her tür teşvik ve çabayı göstermiştir. Hicretten önce Medineli Müslümanların eğitim-öğretim işlerini gerek onlarla buluştuklarında, gerekse Medine’ye öğretici birini göndermek suretiyle üstlenen Hz. Peygamber’in, Hicret’ten sonra gerçekleştirdiği ilk etkinlik ise, Mescid’in bitişiğinde “Suffe” denilen mekânda sahabilerin öğrenim faaliyetlerine imkân tanımak olmuştur. “Suffe” Hamidullah’ın ifadesiyle ilk islâm “üniversite”si olmuştur. (Hamidullah, 1993, 768). Sevgili Peygamberimiz burada kendisi de bizzat ders vermiştir. Suffe’den yetişenler, hem dini tebliğ etmek hem de öğretmek maksadıyla Arap Yarımadası’na dağılmışlardır.

Araştıralım – Öğrenelim

Hz. Peygamber döneminde başka hangi kadınlar eğitim-öğretim faaliyetiyle uğraşmışlardır? Araştırınız. Buradan bir sonuç daha çıkarılabilir ki o da Peygamberimizin bu hizmeti müşriklerden dahi olsa almış olması, bu işe verdiği ehemmiyetin göstergesidir. Hatta kaynaklar, müşrik öğretmenlerin çocuklara sert muamele ettiğini ve bu durumu öğrenen çocuklardan birisinin babasının “Bedir’in öcünü alıyorlar” dediğini belirtmektedir (ibn Hanbel, I, 247). Tüm bunlardan, yazının, Hz. Peygamber’in çok önem verdiği bir unsur olduğunu anlamaktayız. Kur’an-ı Kerim’in ayetleri yazılmış, Medine’de ilk nüfus sayımı yazı ile belgelenmiş, Medine Vesikası da dâhil olmak üzere bütün antlaşmalar yazıya geçirilmiştir. Devlet gelirlerinin yazılmasının yanı sıra, savaş zamanında ordudaki asker mevcudu da yazıyla tespit edilmiştir. Peygamberimiz, cahiliye âdetleri üzerine hayat kuran ve yaşayan bir topluma hitap etmiştir. Böyle bir toplumun fertlerini eğitmiş ve onlardan yepyeni bir toplum oluşturmuştur. Böylesine zor bir işi gerçekleştirirken insanları, ilme, eğitime, öğretime yöneltmesinin merkezinde bizzat Kur’an-ı Kerim’in öğretisi yer almıştır. Zira Kur’an-ı Kerim bilenlerle bilmeyenleri ayırmıştır. Kuran-ı Kerim’de bu konuyla ilgili bazı ayetler şöyledir:   

… De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” … (Zümer, 39/ 9).
“… Rabbim ilmimi art›r” de (Tâ hâ, 20/114).
“… O halde siz bilmiyorsan›z aran›zda bilenlere sorun …”
(Nahl,16/ 43).

Biliyor musunuz?

Peygamberimiz, öğretmenlikte müşriklerden de yararlanmış, onların da özellikle yazı derslerini vermelerinde bir sakınca görmemiş aksine teşvik etmiştir. Bedir Savaşı’nda esir düşenlere, 10 çocuğa okuma yazma öğretme karşılığında özgürlüklerini tanıyacak kadar bilgiye, öğrenmeye değer vermiştir.

Tarih boyunca gönderilen peygamberler de aynı şeyi yapmışlardır. Peygamberler, insanlığı doğru yola götürecek, Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilen iyi insan olmalarını sağlayacak esasları insanlara ileten ve örnek yaşantılarıyla da rehber olan kişilerdir. Hz. Peygamber âlimleri de “peygamberlerin vârisleri” olarak nitelemiştir: “Âlimler, gökteki yıldızlar gibidir. Yıldızlar nasıl karanlıkta yol gösterirse, onlar da yeryüzünde rehberdirler” (Buhari, 3/30; Tirmizi, 3/19) buyurarak, onların yol göstermede peygamberleri örnek aldıklarını vurgulamıştır.  

3. Kadınların Eğitilmesine Verdiği Önem

Hz. Peygamber, “ilim öğrenmek, her Müslümana -erkek ve kadın- farzdır” (ibn Mâce,Mukaddime, 17) buyurarak, kadın-erkek ayırımı yapmaksızın bilgilenmenin, öğrenmenin insan olmanın bir gereği olduğunu vurgulamıştır.Aile, eğitimin gerçekleştiği ilk temel yapıdır. Aile eğitiminin ne kadar önemli olduğu, özellikle çocuğun toplumsallaşmaya başladığı okul ortamlarında ortaya çıkar. Sözleri ve davranışlarıyla çocuk, ailede nasıl bir eğitim aldığını gösterir. Ailenin geçimiyle genelde babalar meşgul olduğu için, eğitim işi daha ziyade anneye kalmaktadır. Anneler ne kadar eğitimli olursa, yeni yetişecek kuşaklar -kız ya da erkek- o kadar eğitimli olur. Ancak burada anne ve babaların müştereken dikkat etmeleri gereken hususlar vardır. Anne babalar, kendilerini yavrularını hem dünya hayatlarında hem de ebedi hayatlarında mutlu kılacak bir eğitimi onlara verebilecek şekilde yetiştirmelidirler. Yavrularına saygın bir kişilik, yüksek bir şahsiyet kazandıracak bilgilerle onları eğitmelidirler.

Biliyor musunuz?

Peygamberimiz kadınların eğitimi konusunda da bizzat örnek olmuştur. O günün şartlarına göre zaman zaman onlarla bizzat muhatap olarak onları eğitmiş, bazen eşleri vasıtasıyla öğrenmelerini sağlamış, duruma göre de erkeklerin kendisinden öğrendiklerini evlerinde hanımlarına öğretmelerini öğütlemiştir. Bazı kaynaklarda, Mescid-i Nebevi’de kadınların da kendilerine ait bir bölümün olduğu ifade edilmiştir. Burada hem ibadet ediyorlar, hem de Hz. Peygamber’den, Hz. Aişe ve Ümmü Seleme başta olmak üzere hanımlarından eğitim alıyorlardı. Buhari’nin belirttiğine göre, Peygamberimiz haftanın bir gününü yalnızca kadınlara ayırmış bu suretle onlara yeni şeyler öğretmiş ve sorularını cevaplamıştır (Buhari, ilim, 87). O dönemde de hanımlar öğrenmeye oldukça istekli idiler. Onların bu istekliliği Hz. Peygamber’in teşviği birleşince ortaya iyi neticeler çıkıyordu. Sadece hanımlar hanımları eğitmiyor, Peygamber’in bu konuya verdiği ehemmiyeti fark eden sahabe de kızlarının eğitiminde etkin rol alıyordu. Hz. Peygamber kadınlara değer verilmeyen bir ortamda görevini yürütürken böylesine önemli açılımlar sağlamıştı. O hâlde bu konuda da onu örnek alarak cahiliye âdetlerinin en ufak izlerinin bile kalmaması için topyekûn çalışmamız gerekir